-->

3 Kasım 2018 Cumartesi

Nişanyan'a Neden Minnet Duyuyorum?

İnsanBu adlı internet dergisinde 19 Şubat 2017'de A. Y. Aksoy imzasıyla çıkmış bir yazı
Tekrar merhaba. Hayli zamandır uzaktaydım. Umarım herkesin keyfi yerindedir. Bugün yine bazılarınızın ağzının tadını bozacak bir yazıyla karşınızdayım. Elbette okuyucuların tamamından o bazılarınız çıkarıldığında kalacak segment bu yazının ana fikrini gereğince özümseyecektir; ona şüphem yok!  
İlk evvela şunu belirtmeliyim ki, dün Kerem Cankoçak’ın eleştirisi çıkmasa da aşağı yukarı böyle bir şey yazmayı epeydir tasarlıyordum, ama Kerem Hoca’nın çıkışı benim için de iyi bir stimulus oldu. Kendisine ayrıca müteşekkirim.  
Ben aslında “Neden Nişanyan’a minnettar olmalıyız?” (birinci çoğul!) diye bir başlığı daha uygun görürdüm, fakat okuyucular arasındaki potansiyel çemkiriklerin dislektik yorumlarına maruz kalma riskini bugün hiç karşılama hevesinde değilim. Başlık öyle. Yani BENİM minnet gerekçelerim sıralanacak. Tabii rasyonel insanlar için birazdan okuyacağınız metinde hemfikir olunabilecek çok nokta olduğundan eminim.  
Başlıyoruz.  
                                                           *          *          *  
BİR  
Nişanyan başka hiçbir şey yapmasaydı ve hatta dünyanın en kötü insanlarından biri bile olsaydı, sadece Türk dili ve sözcük kökenleri üzerine yazdığı müthiş külliyat dahi onu en fazla saygı duyduğum 10 adam listesine kafadan sokardı. Önemli not: onun hiç de kötü bir insan olduğunu düşünmüyorum; hatta kendini matah bir bok sanan zibilyon tane kasıntıdan yüz bin (100.000) kere daha içinde yaşadığı topluma ve bütün insanlığa hayırlıdır. Nokta!  
Başka bir yazıda (belki bir kitap projesi dahilinde) metodolojisi üzerine çok daha ayrıntılı eleştiri hakkımı saklı tutarak şunu net söyleyebilirim ki, Sözlerin Soyağacı: Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı, Kelimebaz 1 ve 2 kitapları özellikle günümüz Türkiye Türkçesi’nin halen en geçerli etimolojik veritabanını teşkil etmektedir (Biz daha son sözü söylemedik).  
Diğer kitaplarında, Taraf ve Agos’ta yayınlanmış olan yazılarında ve kendi kişisel internet sitesinde de hatırı sayılır miktarda veri mevcuttur. Bunları güncellemek için gayet sıkı ve düzenli çalışmaktadır. Bazen inadı tutsa da, yaptığı hatalar konusunda özeleştirisini de ekleyerek düzeltmelere gitmekte pek ağırkanlı değildir.  
Feyza Hepçilingirler türevi solcumsu, ulusalcımsı teyzelerin ipe dizdikleri gibi işler çıkarmıyor Nişanyan. Kimse mırın kırın etmesin. Adım gibi eminim ki, çoğunuzun evinde onun etimoloji sözlüğü vardır ve yine çoğunuzun akıllı telefonlarında Türkçe etimoloji aplikasyonu yüklüdür. Boru değil! HepiMiz için en güvenilir referanslardan biridir.  
Çok Çalışkan ve Obsesif Derecede Üretkendir  
Yaptıklarını yapmak zaman, göz feri ve enerji ister. Maddi karşılığı da zannettiğiniz kadar büyük değildir böyle üretimlerin. Hatta cebinizden yersiniz çok zaman. Akıllı adamın yapacağı işler değil bunlar.
  
İKİ  
Piyasada mebzul miktarda bulunan Şoray Sert, Memet Dinsel, Çekinik Neren türevi dingil liboş ve pomoşla asla ve asla bir tutulamaz. Çıkış noktasını sevmeyebilirsiniz, ama bir nefreti vardır. Bir derdi vardır. Bir maruzatı vardır. Satılık değildir. Beğenilmekten ya da takdir ediliyor gibi görülmekten bizlerden daha fazla hoşlandığına dair de bana kanıt sunmanız gerekir. Yok öyle bedavadan adam boklamak.  
Yukarıda adlarını zikretmek zorunda kaldığım dangalakların ve adı anılmaya bile değmeyecek türevlerinin (yani cümle rezilin) son 40 yılın entellektüel vasatında (bkz: Sahra Çölü) satılık kalem olarak projeler dahilinde hangi maddi olanaklara, hangi akademik unvanlara kavuşturulduğu hepinizin malumudur. Oysa bu adam, Don Kişot (kasten böyle yazdım yavrum; unutma, İspanyolca çevirmeniyim) misali bir yalnız şövalyelikle, delikanlılıkla ve zıpırlıkla mücadelesini sürdürmüştür.  
Diğerleri siyenenkürt ekranlarında açıkça ajanlık ve dezenformatörlük faaliyetlerini yürütüp pışpışlanırken ve hatta en haso arkadaşlarından ve bizlerin Aziz babası hatırına katlanmak zorunda kaldığımız Ali gibi yandaşları squimsonic ucuz liborottiliği en pespaye halleriyle gö-z-ümüze kanırtırken, bu manyak, alayından daha mertçe meydana çıkmış ve güreşini tüm seyirciler, kurallar ve hakemler onun aleyhindeyken de sürdürmüştür.  
Benim de karşılarında tonla argümanımın bulunduğu, çoğunuzun saçlarını diken diken edeceğinden ve içinizde galizin de galizi küfürleri sıralama hissi uyandıracağından hiç kuşkum olmayan Yanlış Cumhuriyet / Atatürk ve Kemalizm Üzerine 51 Soru ve Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz  Midir kitaplarının içeriğine ortaşeker yandaş, yıkamacı-yağlamacı liboş tayfası yanaşamaz bile. Maçası yiyip İslam peygamberi hakkında laf söylemiş olan, hele de bunu bu iktidar döneminde yapmış olan 1 (yazıyla: BİR) tane daha liboloş sülük gösterin bana. Büzük ister vallahi. O büzük Gâvur Hoca’da var. Burada bir mola verin de şunu izleyin:  
https://www.youtube.com/watch?v=CtA8YMswwVA  
Neymiş? Büzük (anla sen onu) istermiş! Maçizm, seksist dil falan diyenin ağzına biber sürerim imanıma!  
Evet. Nerede kalmıştık? Ha burada kalmıştık: Hocam,  Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir! Adam bunun yüzünden ceza aldı beyler (evet, yine maçizm şeyediyorum). Faşizm maşizm diyorsunuz ya hani (kalabalığın içinde bağırmak ne kolay minnoşum). Bu adam TeğCeğ’nin şefkatini değil gadrini gördü! Hem de epey güçlü şekilde!!! O yüzden, bu lone ranger’ı diğerleriyle lütfen bir tutmayın.  
Çok iyi biliyorum ve siz de kesin emin olabilirsiniz ki, Nişanyan’ı dinle ilgili savunduğu fikirler için Bruno gibi meydanda diri diri yakmaktan haz alacak, sadece beyin sapları ile yaşamlarını sürdüren milyonlarca (evet, milyonlarca) organizma var ve bunlar hâlâ bu atmosferden oksijen sarfına katkıda bulunuyorlar. Böyle bir eylemi sırf bu adam Ermeni olduğu için mazur görecek milyonların da olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Yobazlık komşularınızda ve akrabalarınızda da hâlâ diri ve aktif. Allahtan, bunun gibi doğru bildiğini (doğruyu demiyorum, doğru bildiğini) söylemekten geri dönmeyecek inatçı keçiler var. Yoksa halınız pek yamandı; peşin söyleyeyim.  
Doğru. Bence üretimini zehirleyen bir takıntısı mevcut. Nefreti var. Haklı mı? Nefret için gerekçe açıklamak bence anlamsız. Sakıncalı bir vatandaş olarak doğmuş bir kere. 21. yüzyılda “Benim için affedersiniz Ermeni diyorlar” diye en tepelerde bile cümle kurulabilen bir ülkeden bahsediyoruz. Kimlik siyasetinden tiSkinen biri olduğumu ve benim etnik ya da dini kökenlerimin sizi ilgilendirmediğini hatırlatmama gerek yok sanırım. Azınlıklara karşı aşırı önyargının bulunduğu bir coğrafyada büyümüş bir karakterde benzeri nefretlerin oluşmasına ben çok da şaşırmıyorum. Hak vermiyorum! Sadece şaşırmıyorum. Onun nefreti varsa alayınızın da amentüleri ve fanatiği olduğunuz ideolojileri var. Çuvalduzu Sevan’a batırırken iğneyi de azıcık kendinize dürtün.  
Ha belki de o nefreti yüzden, postmoderen libololoşların politik doğruculuğundan zırnık bulamazsınız bu herifte. Bazen “Yetmez, daha sert” desem de içimden, 100 kelamının 99’unda lafı kıvırmaz. Harbidir!  
Eski karısı ile olan bok mevzuunu burada gündeme getirmeye çalışacak feminist özentisi ablalara hemen preemptive strike’ı çakayım. İki kişi arasında geçmiş olayda kamuyu ilgilendirmeyen hak ihlalleri için size ancak FIŞKI yemek düşer. Stop! Yiyorsa siz bir de Muhammed için dediklerinin 10’da 1’ini demeye kalkın bakalım. İşte asıl orada kamu hukuku devreye girer. O zaman fışkı değil şampanya açarım size. Yeminle!
  
ÜÇ  
Bu remarkımı abim, Ulaş ve Ufaks anlayıp takdir edecektir kesin. Bugün benim jenerasyonumda PC kullanım kültürü varsa bunu hepimiz aha bu adama borçluyuz. 1984 sonlarında Commodore 64’ü bu ülkeye getiren ve ilkel de olsa kişisel bilgisayar, yazılım falan mefhumlarıyla yalnız, yanlış ama güzel ülkemin insanlarını tanıştıran adam Sevan Nişanyan’dır. Biz halıcıları, kilimcileri, overlokçuları da biliriz. ;) (göz kırptım ya la!) Şimdi aslında topun gelişine IBM’den de seksizmin doruğunda bi kelime oyunu yapardım. Da… Fantom zumzuğu çakıverir valla! Çaksın. Fantom’un vurduğu yerde gurugafa şeklinde gül biter!
                                                           *          *          *  
Yesss! Crom’un hakkı 3’tür diyip burada kesiyorum. Yoksa söyleyecek daha çok şeyim var. Hiç mi yanlışı yok la bu ademin diye bana salçalanacak olanlara yukarıyı bir daha ve dikkatle  okumalarını ve azıcık hayvan menşeli protein tüketmelerini öneririm; nöronlara iyi geliyormuş. Neticede evliya demedik. İnsan bu! Hepimiz gibi gamyon yükü hatası ve eleştirilecek yönleri vardır elbet.  
Ama unutmayın. Herkes sizin gibi düşünmek zorunda değil. Gründrisse’yi de onun çevirisinden okuyorsunuz hâlâ (ben değil; ben orijinalinden okuyabiliyorum; lafı da böyle koyuyorum). Ayrıca canına yandığımın Sinan Çetin’inin Ayn Rand bölge distribütörü olduğu ülkede keşke liberallerimiz Nişanyan’ın 100’de 1’i kadar olabilse. Nerde o günleeer?!  
Ey muallimler, Mustafa Kemal Atatürk size ne söylemişti, hatırlıyor musunuz? CUMHURİYET SİZDEN FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR NESİLLER İSTER! Keşke dinleyip de Gâvur Hoca’nın çeyreği kadar fikri, vicdanı ve irfanı hür nesiller yetiştirebilmiş olsaydınız. Biz de bunları değil de, “Cyborg’larda duygulanım yaratılabilir mi”yi tartışır olurduk. Nasip, kısmet! Artık önümüzdeki maçlara bakıcaz!  
Ajan serası olduğunu hep düşündüğüm Roberkolleç’e de sadece Nişanyan için buradan şükranlarımı sunarım. Borçtur!  
Sevgili Gâvur Hoca, sen uzun ve sağlıklı yaşa; yaşa da yaptıklarınla biz de rahatsız olalım azıcık. Atina'nın senin gibi atsineklerine çok ihtiyacı var. Crom “üretim araçları”na zeval vermesin! Amin.  
Hepinizi en barbarca ve maçist hislerimle selamlar ve büyüklerin ellerinden, küçüklerin burjuvalarından bahusus öperim.  
Hürmets milsss
   
p.s. 1: Şubat’ta doğmuş en güzel insana ithaf ediyorum bu yazımı.  
p.s. 2: Sevgili Conn, hakkım varsa yine helal ederim de… Sen ha bu Ali gibi olma, emi?! Ali pis! Ali kaka! Ali cısss!  
p.s. 3: Nişanyan’ı hayatımda hiç görmedim. Yolda karşılaşsam bizim manavdan ayırt edebileceğimi de sanmam. Sevgisiz salakları peşinen ikaz edeyim dedim.

A. Y. Aksoy

3 Ekim 2017 Salı

... binlerce insanın aklını temize çektiğiniz için

...Yanlış Cumhuriyet ve Aslanlı Yol u okuduktan sonra videolarınızı izledim. Son yıllarda hiç bu kadar mutlu olduğumu, aynı anda üzüldüğümü ve isyan ettiğimi hatırlamıyorum. Size nasıl memleketinizi dar ettiğimizi, bilmeden nasıl da saçmasapan yollara düştüğümüzü ve bilmeyerek de olsa buna çanak tuttuğumuzu anladım. Aklımdaki binbir çelişki ve soruyu öyle güzel çözdünüz ve şu anda önüme bakarken kafam öyle net ki, bu beni size borçlu hissettiriyor. Sonra çok üzüldüm, buradayken yaşadığınız Şirince ortamında sizi görememek ve şimdi burada olamayışınız çok dokundu.
İşim insan olduğu için hayatımızdaki pek çok olaya tek yönlü hiçbir zaman bakamadım. Ama cehaletimiz öyle derin ki yıllar geçse ve büyüdük desek de cehaletin yarattığı bu sis perdesinden sıyrılmak malesef kolay olmuyor. Her ne kadar yurtdışına da gitsek, oranın havasını da solusak bir şekilde doğal insani reflekslerimize yenik düştük ve aklı selim şekilde ne olduğumuzu, niye böyle olduğumuzu objektif düşünüp sorgulayamadık. Bizden birisinin tüm yönleriyle ne olduğumuzu bizim dilimizle anlatması ve bunu yaparken ki üslubu, ahlaki derinliği, bistüri kadar keskin zekası ve çıkış yolunu da göstermesi kendi adıma beni şah mat etti. Benim şansım belki de bunu en çok sorgulamaya açık bir alanda çalışmamdı. Yaşadığınız tüm dertlere rağmen vazgeçmediğiniz ve benim gibi eminim binlerce insanın aklını temize çektiğiniz için ben tüm samimiyetimle size çok teşekkür ediyorum.
Sıkıntılı bir dönemden geçtiğiniz ve geçtiğimiz bu günlerde sizin yanınızda olduğumuzu bilmenizi isterim. Elbet gelip geçecek ve siz yine ait olduğunuz yere geleceksiniz, bundan hiç şüphem yok.
Nasipse bu yaz evleneceğim ve umarım eşimi de alarak en azından yaşadığınız ortamda bir kere olsun sizi görmeyi kafamıza koyduk. Sizi gerçekten çok seviyoruz ve kendimizi çok şanslı hissediyoruz, tatlı olduğunu duyduğumuz muhabbetinizi tatmak dileğiyle.

22 Temmuz 2017 Cumartesi

... gören gözler

Matematik köyünde eğitim alma fırsatım oldu. Orası için en çok fedakarlık yapan isimlerden bir tanesi sizsiniz. Belkide en çok yapanısınızdır. Gören gözler için orada yaptığınız şeyin değeri çok büyük. Orada, bir çok gencin hayatlarına dokunup bir iz bırakıyorsunuz. Peki ya ne için? Hayalinizde ki mutlu, barışın egemen geldiği, gelişmiş bir türkiye ve ufak kuru bir teşekkür için.
  
Sadece teşekkür etmek istedim.