İnsanBu adlı internet dergisinde 19 Şubat 2017'de A. Y. Aksoy imzasıyla çıkmış bir yazı
Tekrar
merhaba. Hayli zamandır uzaktaydım. Umarım herkesin keyfi yerindedir. Bugün
yine bazılarınızın ağzının tadını bozacak bir yazıyla karşınızdayım. Elbette
okuyucuların tamamından o bazılarınız çıkarıldığında kalacak segment bu yazının
ana fikrini gereğince özümseyecektir; ona şüphem yok!
İlk evvela
şunu belirtmeliyim ki, dün Kerem Cankoçak’ın eleştirisi çıkmasa da aşağı yukarı
böyle bir şey yazmayı epeydir tasarlıyordum, ama Kerem Hoca’nın çıkışı benim
için de iyi bir stimulus oldu. Kendisine ayrıca müteşekkirim.
Ben aslında
“Neden Nişanyan’a minnettar olmalıyız?” (birinci çoğul!) diye bir başlığı daha
uygun görürdüm, fakat okuyucular arasındaki potansiyel çemkiriklerin dislektik
yorumlarına maruz kalma riskini bugün hiç karşılama hevesinde değilim. Başlık
öyle. Yani BENİM minnet gerekçelerim sıralanacak. Tabii rasyonel insanlar için
birazdan okuyacağınız metinde hemfikir olunabilecek çok nokta olduğundan
eminim.
Başlıyoruz.
* * *
BİR
Nişanyan
başka hiçbir şey yapmasaydı ve hatta dünyanın en kötü insanlarından biri bile
olsaydı, sadece Türk dili ve sözcük kökenleri üzerine yazdığı müthiş külliyat
dahi onu en fazla saygı duyduğum 10 adam listesine kafadan sokardı. Önemli not:
onun hiç de kötü bir insan olduğunu düşünmüyorum; hatta kendini matah bir bok
sanan zibilyon tane kasıntıdan yüz bin (100.000) kere daha içinde yaşadığı
topluma ve bütün insanlığa hayırlıdır. Nokta!
Başka bir
yazıda (belki bir kitap projesi dahilinde) metodolojisi üzerine çok daha
ayrıntılı eleştiri hakkımı saklı tutarak şunu net söyleyebilirim ki, Sözlerin
Soyağacı: Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, Elifin Öküzü ya da Sürprizler
Kitabı, Kelimebaz 1 ve 2 kitapları özellikle günümüz Türkiye Türkçesi’nin halen
en geçerli etimolojik veritabanını teşkil etmektedir (Biz daha son sözü
söylemedik).
Diğer
kitaplarında, Taraf ve Agos’ta yayınlanmış olan yazılarında ve kendi kişisel
internet sitesinde de hatırı sayılır miktarda veri mevcuttur. Bunları
güncellemek için gayet sıkı ve düzenli çalışmaktadır. Bazen inadı tutsa da,
yaptığı hatalar konusunda özeleştirisini de ekleyerek düzeltmelere gitmekte pek
ağırkanlı değildir.
Feyza
Hepçilingirler türevi solcumsu, ulusalcımsı teyzelerin ipe dizdikleri gibi
işler çıkarmıyor Nişanyan. Kimse mırın kırın etmesin. Adım gibi eminim ki,
çoğunuzun evinde onun etimoloji sözlüğü vardır ve yine çoğunuzun akıllı
telefonlarında Türkçe etimoloji aplikasyonu yüklüdür. Boru değil! HepiMiz için
en güvenilir referanslardan biridir.
Çok
Çalışkan ve Obsesif Derecede Üretkendir
Yaptıklarını
yapmak zaman, göz feri ve enerji ister. Maddi karşılığı da zannettiğiniz kadar
büyük değildir böyle üretimlerin. Hatta cebinizden yersiniz çok zaman. Akıllı
adamın yapacağı işler değil bunlar.
İKİ
Piyasada
mebzul miktarda bulunan Şoray Sert, Memet Dinsel, Çekinik Neren türevi dingil
liboş ve pomoşla asla ve asla bir tutulamaz. Çıkış noktasını sevmeyebilirsiniz,
ama bir nefreti vardır. Bir derdi vardır. Bir maruzatı vardır. Satılık
değildir. Beğenilmekten ya da takdir ediliyor gibi görülmekten bizlerden daha
fazla hoşlandığına dair de bana kanıt sunmanız gerekir. Yok öyle bedavadan adam
boklamak.
Yukarıda
adlarını zikretmek zorunda kaldığım dangalakların ve adı anılmaya bile
değmeyecek türevlerinin (yani cümle rezilin) son 40 yılın entellektüel
vasatında (bkz: Sahra Çölü) satılık kalem olarak projeler dahilinde hangi maddi
olanaklara, hangi akademik unvanlara kavuşturulduğu hepinizin malumudur. Oysa
bu adam, Don Kişot (kasten böyle yazdım yavrum; unutma, İspanyolca
çevirmeniyim) misali bir yalnız şövalyelikle, delikanlılıkla ve zıpırlıkla
mücadelesini sürdürmüştür.
Diğerleri
siyenenkürt ekranlarında açıkça ajanlık ve dezenformatörlük faaliyetlerini
yürütüp pışpışlanırken ve hatta en haso arkadaşlarından ve bizlerin Aziz babası
hatırına katlanmak zorunda kaldığımız Ali gibi yandaşları squimsonic ucuz
liborottiliği en pespaye halleriyle gö-z-ümüze kanırtırken, bu manyak,
alayından daha mertçe meydana çıkmış ve güreşini tüm seyirciler, kurallar ve hakemler
onun aleyhindeyken de sürdürmüştür.
Benim de
karşılarında tonla argümanımın bulunduğu, çoğunuzun saçlarını diken diken
edeceğinden ve içinizde galizin de galizi küfürleri sıralama hissi
uyandıracağından hiç kuşkum olmayan Yanlış Cumhuriyet / Atatürk ve Kemalizm
Üzerine 51 Soru ve Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir kitaplarının içeriğine ortaşeker
yandaş, yıkamacı-yağlamacı liboş tayfası yanaşamaz bile. Maçası yiyip İslam
peygamberi hakkında laf söylemiş olan, hele de bunu bu iktidar döneminde yapmış
olan 1 (yazıyla: BİR) tane daha liboloş sülük gösterin bana. Büzük ister
vallahi. O büzük Gâvur Hoca’da var. Burada bir mola verin de şunu izleyin:
https://www.youtube.com/watch?v=CtA8YMswwVA
Neymiş?
Büzük (anla sen onu) istermiş! Maçizm, seksist dil falan diyenin ağzına biber
sürerim imanıma!
Evet.
Nerede kalmıştık? Ha burada kalmıştık: Hocam,
Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir! Adam bunun yüzünden ceza aldı
beyler (evet, yine maçizm şeyediyorum). Faşizm maşizm diyorsunuz ya hani
(kalabalığın içinde bağırmak ne kolay minnoşum). Bu adam TeğCeğ’nin şefkatini
değil gadrini gördü! Hem de epey güçlü şekilde!!! O yüzden, bu lone ranger’ı
diğerleriyle lütfen bir tutmayın.
Çok iyi
biliyorum ve siz de kesin emin olabilirsiniz ki, Nişanyan’ı dinle ilgili
savunduğu fikirler için Bruno gibi meydanda diri diri yakmaktan haz alacak,
sadece beyin sapları ile yaşamlarını sürdüren milyonlarca (evet, milyonlarca)
organizma var ve bunlar hâlâ bu atmosferden oksijen sarfına katkıda
bulunuyorlar. Böyle bir eylemi sırf bu adam Ermeni olduğu için mazur görecek
milyonların da olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Yobazlık komşularınızda ve
akrabalarınızda da hâlâ diri ve aktif. Allahtan, bunun gibi doğru bildiğini
(doğruyu demiyorum, doğru bildiğini) söylemekten geri dönmeyecek inatçı keçiler
var. Yoksa halınız pek yamandı; peşin söyleyeyim.
Doğru.
Bence üretimini zehirleyen bir takıntısı mevcut. Nefreti var. Haklı mı? Nefret
için gerekçe açıklamak bence anlamsız. Sakıncalı bir vatandaş olarak doğmuş bir
kere. 21. yüzyılda “Benim için affedersiniz Ermeni diyorlar” diye en tepelerde
bile cümle kurulabilen bir ülkeden bahsediyoruz. Kimlik siyasetinden tiSkinen
biri olduğumu ve benim etnik ya da dini kökenlerimin sizi ilgilendirmediğini
hatırlatmama gerek yok sanırım. Azınlıklara karşı aşırı önyargının bulunduğu
bir coğrafyada büyümüş bir karakterde benzeri nefretlerin oluşmasına ben çok da
şaşırmıyorum. Hak vermiyorum! Sadece şaşırmıyorum. Onun nefreti varsa
alayınızın da amentüleri ve fanatiği olduğunuz ideolojileri var. Çuvalduzu
Sevan’a batırırken iğneyi de azıcık kendinize dürtün.
Ha belki de
o nefreti yüzden, postmoderen libololoşların politik doğruculuğundan zırnık
bulamazsınız bu herifte. Bazen “Yetmez, daha sert” desem de içimden, 100
kelamının 99’unda lafı kıvırmaz. Harbidir!
Eski karısı
ile olan bok mevzuunu burada gündeme getirmeye çalışacak feminist özentisi
ablalara hemen preemptive strike’ı çakayım. İki kişi arasında geçmiş olayda
kamuyu ilgilendirmeyen hak ihlalleri için size ancak FIŞKI yemek düşer. Stop!
Yiyorsa siz bir de Muhammed için dediklerinin 10’da 1’ini demeye kalkın
bakalım. İşte asıl orada kamu hukuku devreye girer. O zaman fışkı değil
şampanya açarım size. Yeminle!
ÜÇ
Bu
remarkımı abim, Ulaş ve Ufaks anlayıp takdir edecektir kesin. Bugün benim
jenerasyonumda PC kullanım kültürü varsa bunu hepimiz aha bu adama borçluyuz.
1984 sonlarında Commodore 64’ü bu ülkeye getiren ve ilkel de olsa kişisel
bilgisayar, yazılım falan mefhumlarıyla yalnız, yanlış ama güzel ülkemin
insanlarını tanıştıran adam Sevan Nişanyan’dır. Biz halıcıları, kilimcileri,
overlokçuları da biliriz. ;) (göz kırptım ya la!) Şimdi aslında topun gelişine
IBM’den de seksizmin doruğunda bi kelime oyunu yapardım. Da… Fantom zumzuğu
çakıverir valla! Çaksın. Fantom’un vurduğu yerde gurugafa şeklinde gül biter!
* * *
Yesss!
Crom’un hakkı 3’tür diyip burada kesiyorum. Yoksa söyleyecek daha çok şeyim
var. Hiç mi yanlışı yok la bu ademin diye bana salçalanacak olanlara yukarıyı
bir daha ve dikkatle okumalarını ve
azıcık hayvan menşeli protein tüketmelerini öneririm; nöronlara iyi geliyormuş.
Neticede evliya demedik. İnsan bu! Hepimiz gibi gamyon yükü hatası ve
eleştirilecek yönleri vardır elbet.
Ama
unutmayın. Herkes sizin gibi düşünmek zorunda değil. Gründrisse’yi de onun
çevirisinden okuyorsunuz hâlâ (ben değil; ben orijinalinden okuyabiliyorum;
lafı da böyle koyuyorum). Ayrıca canına yandığımın Sinan Çetin’inin Ayn Rand
bölge distribütörü olduğu ülkede keşke liberallerimiz Nişanyan’ın 100’de 1’i
kadar olabilse. Nerde o günleeer?!
Ey
muallimler, Mustafa Kemal Atatürk size ne söylemişti, hatırlıyor musunuz?
CUMHURİYET SİZDEN FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR NESİLLER İSTER! Keşke
dinleyip de Gâvur Hoca’nın çeyreği kadar fikri, vicdanı ve irfanı hür nesiller
yetiştirebilmiş olsaydınız. Biz de bunları değil de, “Cyborg’larda duygulanım
yaratılabilir mi”yi tartışır olurduk. Nasip, kısmet! Artık önümüzdeki maçlara
bakıcaz!
Ajan serası
olduğunu hep düşündüğüm Roberkolleç’e de sadece Nişanyan için buradan
şükranlarımı sunarım. Borçtur!
Sevgili
Gâvur Hoca, sen uzun ve sağlıklı yaşa; yaşa da yaptıklarınla biz de rahatsız
olalım azıcık. Atina'nın senin gibi atsineklerine çok ihtiyacı var. Crom
“üretim araçları”na zeval vermesin! Amin.
Hepinizi en
barbarca ve maçist hislerimle selamlar ve büyüklerin ellerinden, küçüklerin
burjuvalarından bahusus öperim.
Hürmets
milsss
p.s. 1:
Şubat’ta doğmuş en güzel insana ithaf ediyorum bu yazımı.
p.s. 2:
Sevgili Conn, hakkım varsa yine helal ederim de… Sen ha bu Ali gibi olma, emi?!
Ali pis! Ali kaka! Ali cısss!
p.s. 3:
Nişanyan’ı hayatımda hiç görmedim. Yolda karşılaşsam bizim manavdan ayırt
edebileceğimi de sanmam. Sevgisiz salakları peşinen ikaz
edeyim dedim.
A. Y. Aksoy